Genel Başkan Öztürk Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansında Konuştu
29 Ekim 2018 Pazartesi 16:51Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği (GİMDES) ile Dünya Helal Vakfı tarafından düzenlenen “Uluslararası Helal ve Tayyib Ürünler Konferansı”nın 10’ncusu İstanbul’da gerçekleştirildi. Konferansa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk’ün yanı sıra bir çok ülke temsilcisi katıldı.
Konferans'ın açılış programında bir konuşma gerçekleştiren Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk, Dünya Helal Konseyi'nin organize ettiği, GİMDES ve Dünya Helal Vakfı'nın ev sahipliğini yaptığı 10. Uluslararası Helal ve Tayyip Ürünler Konferansı'nda olmaktan onur duyduklarını belirterek; "GİMDES ve Dünya Helal Vakfı Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer hocamız başta olmak üzere bu organizasyonda emeği geçen tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Bu konferansa hassasiyet göstererek katılan siz katılımcıları ve misafirleri selamların en güzeli ile selamlıyorum" dedi.
"HELAL VE HARAM TÜM İNSANLIĞIN ORTAK SORUMLULUĞUDUR"
Konuşmasında helal ve haramın sadece kişiye özel bir durum olmayıp bunun tüm insanlığın ortak sorumluluğu olduğunun altını çizen Öztürk konuşmasında şunları kaydetti: "Bugün burada insanlık ve İslam Dünyası için çok önemli bir konuyu mütalaa etmek ve değerlendirmek için bir araya geldik.
İbrahim Ethem Hazretleri şöyle der: "Kemale erenler, ancak midelerine girenlere dikkat etmekle kemale etmişlerdir."
Vahametin farkında değiliz. Bilinçli bir toplum, bilinçli bir tüketici değiliz. Helal konusunda duyarlı olmaktan uzaklaştık. Bu sebeple erdemden uzaklaştık, Allah'ın emirlerinden uzaklaştık. Allah; "Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyice temizlerinden yiyin ve Allah'a şükredin" derken; Peygamberimiz Hz. Muhammed "Şüphesiz ki helal belli haram da bellidir. Bu ikisi arasında çok kimselerin bilmedikleri şüpheli şeyler vardır. Her kim şüpheli şeylerden korunursa dinini ve namusunu korumaya talip olmuş demektir" der. Ölçülerimiz belirlenmiştir, kendimizden başlayan bu helal haram sorumluluğu sadece kişiye özgü bir durum da değildir tüm insanların ortak sorumluluğudur.
Bu sebeple öncelikle bu sorumluluğun bilincine idrakine varmış insanlar olarak burada bir araya gelmiş bulunmaktayız. Helal ve Tayyip kavramları sadece tüketim ihtiyaçlarını kapsamaz. Bilâkis Müslümanın tüm hayatını kuşatan, kuşatması gereken evrensel bir mahiyete sahiptir. Helal gıda bu evrensel mahiyetin bir basamağı bir bölümüdür. Bu amaçla yapılan konferans ve bu tarz organizasyonların önemi, sadece helal tasavvurumuzla alakalı değildir Bilakis iyiliği emretme kötülükten nehyetme ilahı düsturunun da bir gereği ve sonucudur."
"BURADA OLMAYI İNSANİ VE İSLAMİ BİR GÖREV ADDEDİYORUZ"
Toç Bir-Sen olarak iyiliği yaymak için düzenlenen tüm organizasyonlara destek olmayı sürdüreceklerinin de altını çizen Öztürk; "Tarım ve Orman Bakanlığı'mızın Yetkili Sendikası Toç Bir-Sen olarak bu sorumluluğun bilincinde olmakla yetinmeyip, iyiliği yaymak amacıyla düzenlenen bu yolda düzenlenen tüm organizasyonlara maddi ve manevi her türlü desteği sunmayı temel insani ve İslami bir görev addediyoruz.
Bu sebeple GİMDES ve Dünya Helal Vakfı'na taşıdıkları bu hassasiyetleri, bu hassasiyeti evrensel anlamda temsile gayret etmeleri ve bize de insani ve İslami sorumluluğumuzu yapma, yayma imkanı sağladıkları için şahsım ve teşkilatım adına şükranlarımı sunuyorum. Programın, toplantının hayırlı hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, tüm katılımcıları saygıyla selamlıyorum" dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da yaptığı konuşmada, helal olanı yasal zemine taşıma gayretini mücadele safhasının bir mevzisi olarak gördüklerini belirterek, Helal Akreditasyon Kurumu"nun kurulduğunu ancak, “yılda bir kez toplanır” denilen kurumun daha bir kez bile toplantı gerçekleştirmediğine dikkat çekti. Yalçın, kurumun kâğıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirterek, işin hakkının verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Her Yasal Hak, Helal Değildir”
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Bizler, hayatı bir bütün olarak gören, ‘hayatım ve mematım alemlerin rabbi olan Allah içindir’ diyen bir inancın müntesipleriyiz. Bununla birlikte artık, hayatı kompartımanlara bölen yeni bir dünya düzeninin içindeyiz. Bu düzen Kapitalizmin, neo-liberalizmin küreselleşmenin, hedonizmle kol kola gezdiği müthiş kuşatıcı sofistike bir düzen. Bu düzen ekini ve nesli ifsad ve iğva ediyor yani ayartıyor. Bu düzen önce bizi zerrelerimize bölüyor, sonra o zerreler arasında anlamlı bağlar kuracak iradeyi felç ediyor. Helalin ve haramın sınırları flulaştırılıyor ve böylece hakikat tozlaşıyor. Üzülerek belirtmeliyim ki; helal ve yasal olanın arasındaki uçurum derinleşiyor... Ve belki de son yıllarda bunu en iyi izah eden Sayın Alev Alatlı şöyle diyor; “’her yasal hak, helâl değildir’ Yani; ‘iflas eden kardeşinizin haraç mezat satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helâl değildir. Raf ömrünü uzatmak için ekmeğin hamuruna kanserojen madde katan gıda üreticisi, formülü ambalajın üstünde yazdığı sürece suçsuzdur; ama yaptığı helal değildir” ifadelerini kullandı.
Aziz Olan Emek ve Ekmek için Mücadele Veriyoruz
Küresel kapitalist sistemin insanlığı getirdiği noktanın ortada olduğunu sözlerine ekleyen Yalçın, “BM’nin bu ay açıkladığı ‘Dünya gıda güvenliği ve beslenme durumu’ raporuna göre; Dünyada her 9 kişiden biri aç, her 8 kişiden biri obez. O halde ‘helal’ ve ‘Tayyib’ kavramlarını bu tabloyu da hesaba katarak değerlendirmek gerek. Hülasa, dünyada 4 trilyon dolarlık ‘helal gıda’ pazarında harama bulaşmadan var olursak, bu sadece Müslümanlar değil tüm insanlık için bir soluk olacaktır. Biz bir emek örgütüyüz. Aziz olan ‘Emek ve ekmek’ için mücadele ediyoruz. ‘Emek ve ekmeğin’ mayası helal ile tutulmazsa ‘ekin ve nesil’ de ifsad olur bilinciyle, ‘Yediklerimiz sadece kanımıza değil ahlakımıza da karışıyor’ diyerek, emekçinin cebine gireni dert ettiğimiz kadar, midesine gireni de dert ediyoruz. Ve bu bilinçle 4. Dönem Toplu Sözleşmede kamuda yemek hizmetlerinde helal gıda sertifikalı ürünlerin kullanılması için bir teklif verdik. Yemek hizmetine ilişkin ihalelerin şartnamesinde bu sertifika aransın istedik. Teklifimiz öncelikle bu hayati konunun güçlü bir şekilde kamuoyu oluşturmasını sağladı. Akabinde de sözleşmede helal gıda sertifikalı ürünlere ilişkin altyapının kurulmasıyla eşgüdümlü olarak helal sertifikalı ürünlerin kullanılmasına dair ihtimam gösterilmesi kararı çıktı. Sonuçta Helal Akreditasyon Kurumu kuruldu. Helal olanı yasal zemine taşıma gayretini mücadele saflarımızın bir mevzisi olarak görüyoruz ve bunun insanlığımıza yaraşır bir iş olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Program daha sonra protokol konuşmaları ve alanında uzman hocaların sunumlarıyla devam etti.