34. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Antalya’da Gerçekleştiriliyor
24 Ekim 2019 Perşembe 00:18Toç Bir-Sen 34. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Eğitim ve İstişare Toplantısı, 400’ü aşkın İl/Şube Başkanı ve teşkilat mensubunun katılımıyla Antalya’da gerçekleştiriliyor.
Dört gün sürecek olan toplantının açılış programı; Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Tarım ve Orman Bakanlığı Personel Genel Müdürü İrfan İçöz, Genel Müdür Yardımcısı Halim Bediz, Antalya İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürü Rıza Kamil ve kurum temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.
Programın açılış konuşmasını Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk gerçekleştirdi.
Genel Başkan Öztürk, teşkilat olarak birlikteliklerini kuvvetlendirmek ve yol haritalarını güç birliği içinde hep birlikte çizmek için bir araya geldiklerini belirterek; “Bugün burada, 34. Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuzda; Mayasında hak, adalet, ahlak, erdem, ilim ve kardeşliğin yer aldığı, “İnsana Saygı, Emeğe Değer, Adil Paylaşım ve Dayanışma” ruhunun hâkim olduğu teşkilatımızla birlikte; çalışanlarımıza, milletimize, ülkemize ve mazlum coğrafyalara daha iyi hizmet edebilmek için omuzlarımıza yüklenen sorumluklarımızı, çalışmalarımızı, hedeflerimizi istişare etmek, birlikteliğimizi kuvvetlendirmek ve yol haritamızı güç birliği içinde hep birlikte çizmek için bir araya geldik. Çünkü biliyoruz ki; teşkilatı ve teşkilatçılığı güçlü kılan, aynı hedefe varmak için birlikte karar almak, birlikte hareket etmektir.
Bizler de Erdemliler Hareketi olarak; bir olarak, birlikte hareket ederek bugüne kadar değerlerimizden ödün vermeden, hedeflerimizden asla sapmadan, sorumluluk üstlendik. Haksızlık karşısında hiçbir zaman ve hiçbir mekânda susmadık, rengine, dinine, inancına, ya da milletine bakmaksızın tüm mazlum ve mağdurların, tüm insanlığın yanında olduk. Kardeşleri açken tok yatmaktan kaçınan bir inancın müntesibi olarak, sorumluluklarımızı bu inançla yerine getirmenin gayreti içerisinde olduk, olmaya da devam edeceğiz” dedi.
“Bizler Merhametin Sancağını Taşıyanlar Olacağız”
Konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barış Pınarı Harekâtı ile tüm dünyaya çok önemli ve güçlü bir mesaj verdiğinin de altını çizen Öztürk; “Bugünlerde yine öyle bir süreçten geçiyoruz ki, özellikle mazlum coğrafyalarda sınırlar yeniden çiziliyor. Ve yeni bir tarih yazılıyor. Tarih, örnek alınmak için okunmalı ve anlatılmalı. Hatalar tekrarlanmamalı. İşte bize yeni bir tarih yazılırken kendi tarihimizi olumlu ya da olumsuz yazma, yazdırma vakti. Memur-Sen ve Toç Bir-Sen olarak 100 yıl sonra bu süreçte nerede ve nasıl durduğumuz yazılacak ve bilinecektir” dedi.
Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sultan Abdülhamit Han Hazretlerinden bugüne, bize öğretilen çaresizliği ümide dönüştüren ve tüm ezberleri yüz yıl sonra bozan bir lider çıkıyor, tarih yazıyor. Fransız Makrona; “Kendi kanlı geçmişinize bakın” diyerek tarihi bir ayar veriyor.
Alman Merkel’e “PKK’yı NATO’ya aldınız da benim mi haberim yok? Haddinizi bilin diyerek had bildiriyor.
Arap Birliğine; “Topunuz bir araya gelseniz, bir tane Türkiye etmezsiniz! Siz kimsiniz ki? diyerek onların uşaklığını dünyaya haykırıyor. Kendini dünyanın jandarması gören Amerika’ya ve tüm emperyal güçlerin alayına; “Azdan az, çoktan çok gider” diyerek rest çeken bir liderin komutasında başlayan Barış Pınarı Harekâtı ile tüm dünyaya önemli bir mesaj ve hak ettikleri cevabı vermiştir.
Türkiye’nin istikbal ve istiklal mücadelesinde liderinden milletine ordusuna kadar el ele, gönül gönüle Rahmetli Nuri Pakdil’in diliyle; “Yeryüzünü kurtaracak hareket Türkiye'den başlayacak.” sözünü ispatlarcasına yolumuza devam ediyoruz.
Bizler; barışta münevver, savaşta lider ve davası için her daim nefer olanlardan olacağız. Acının, gözyaşının ve kanın egemen olduğu bu çağda bizler merhametin sancağını taşıyan olacağız, olmalıyız. Yine Rahmetli Nuri Pakdil’in deyimiyle “Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak edebilirim yaşamayı? diyerek bu aileye sorumluluklarını hatırlatıyor.
Memur-Sen’li olmak demek; bir duruşu, bir bakışı bir sevdası olmak demektir. Memur-Sen’li olmak demek; bir anlayışı, bir davası olmak demektir. Memur-Sen’li olmak demek; ülkesi ve milleti için kim var denildiğinde değil, kim var denilmeden kendiliğinden “ben varım” diyerek en önde olmak demektir.”
“Memur-Sen’imiz ve Toç Bir-Sen’imiz Rakipsizliğini İspatlamıştır”
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Genel Başkan Öztürk 15 Mayıs sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Memur-Sen’in ve Toç Bir-Sen’in sendikacılıkta bir marka olduğunu kaydeden Öztürk; 1 milyon sayısıyla Memur-Sen’in kamu görevlileri sendikacılığında rekor kırdığını söyledi.
Zaferin rehavetine kapılmadan ve değerlerinden asla ödün vermeden Büyük ve Güçlü Memur-Sen ve Toç Bir-Sen ailesini büyütmek için omuz omuza çalışmaya devam edeceklerini de sözlerine ekleyen Öztürk; “Ülkemizin ilkeli, kararlı, sorumlu kamu çalışanları konfederasyonu olan ve ilklerin altına imza atan Memur-Sen’imiz 24. Kuruluş yılında, 1 milyonu aşan üye sayısıyla rakipsizliğini bir kere daha ispatlamıştır. Türkiye’nin sendikal tarihinde ve sendikal zemininde 1 Milyon üye sayısını aşan ilk emek örgütü olma unvanını da elde eden Memur-Sen’imiz, kamu görevlileri tarihinin en yüksek rakamına ulaşarak, kendi rekorunu kırmış ve Türkiye’nin en büyük emek hareketi olduğunu bu yıl da tescil etmiştir. Yine Toç Bir-Sen’imiz de kuruluşunun 18’inci yılında da, Tarım ve Ormancılık hizmet kolunda yetkili sendika olarak, sizlerin gayreti, üyelerimizin ve kamu çalışanlarımızın güveni ve desteğiyle büyümeye devam ediyor. Yetkiyi yine emin ellere teslim eden üyelerimizin her birine, bu mücadelede omuz omuza kardeşçe yürüdüğümüz teşkilat mensubu arkadaşlarıma, davaya gönül vermiş tüm kardeşlerimize gayretleri için, emekleri için can-ı gönülden teşekkür ediyorum.
Soylu sendikal yolculuğumuzda, hep birlikte bir olarak, iri olarak, diri olarak; daha nice güçlü 18 yıllar temenni ediyor, 12. yetki zaferimizin; üyelerimize, Büyük Toç Bir-Sen ailemize, Memur-Sen camiamıza, aziz milletimize, ülkemize, mazlum coğrafyalara ve insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Zaferin rehavetine kapılmadan, bizi biz kılan değerlerden asla ödün vermeden mücadelemize azim ve kararlılıkla devam edeceğimize olan sözümüzü bir kez daha tekrarlıyor, verdiğimiz bu mücadele içerisinde her zaman yanımızda olan, her zaman desteğini tüm illerimizde yakinen hissettiğimiz siz uçbeylerimize ve teşkilatımıza da bir kez daha şükranlarımızı sunuyorum” dedi.
“Emek, Ekmek ve Alın Teri İçin Mücadele Ettik, Haksız Karara Şerh Düştük”
Genel Başkan Öztürk konuşmasında 2020-2021 yıllarını kapsayan 5’inci Dönem Toplu Sözleşme süreciyle ilgili de açıklamalarda bulundu. “Emek, ekmek ve alın teri için mücadele ettik. Haksız karara şerh düştük” diyen Öztürk; Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz ağustos ayı içerisinde 5. Dönem Toplu Sözleşmesini gerçekleştirdik. Kim ne derse desin, Toplu Sözleşme süreci ile ilgili de nerede ve nasıl durduğumuzda yazılacak ve konuşulacaktır. Diklenmeden dik durduğumuz “duruş sendikacılığı” yaptığımız tarihe yazılacaktır” dedi.
Memur-Sen ve Toç Bir-Sen olarak, Toplu Sözleşme masasına teşkilatla yaptıkları istişareler doğrultusunda, ülke gerçekleriyle bağdaşan, gerçekçi tekliflerle gittiklerinin altını çizen Öztürk şunları söyledi: “Hatırlayacağınız gibi, “istişâre eden pişman olmaz” düsturumuzla, istişarede rahmet ve bereket vardır diyerek öncelikle ülkemizi dört bir yanında teşkilat buluşmaları düzenledik, teşkilatımızın talep ve sorunlarını dinledik. Ardından 33. Başkanlar Kurulumuzu Toplu Sözleşme gündemiyle gerçekleştirdik. İl ve Şube Başkanlarımızla istişareler yaptık, üyelerimizin her bir talebi üzerinde titizlikle çalıştık. Yaptığımız değerlendirmeler sonrasında, temeli kamu görevlilerimizin emeğinin ve alın terinin karşılığının verilmesi olan “Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu’na ilişkin 5. Dönem Toplu Sözleşme tekliflerimizi oluşturduk, yol haritamızı belirledik. 11 hizmet kolumuzda da aynı mekanizmayı işlettik.
Kamu İşveren Heyeti, toplu sözleşmenin başlamasından 16 gün sonra; yani görüşmelerinin sona erdiği 20 Ağustos tarihinden yalnızca 4 gün önce ilk teklifini sundu. Masaya gerçekçi ve makul tekliflerle gitmemize rağmen, Kamu işvereninin ülke gerçekleriyle asla örtüşmeyen ve adaletten uzak bir teklifiyle karşılaştık. Bizler ‘Refahtan Pay, Paylaşımda Adalet’ derken Türkiye’nin ekonomik gerçeklerine uygun rakamlar isterken 2020 için %3,5+3 ve 2021 için %3+2,5 oranında sunulan teklif piyasa gerçeklerinden, kabul edilebilir olmaktan ve piyasadaki enflasyondan son derece uzaktı.
Sonrasında Kamu İşveren Heyeti, zam teklifini 2020 yılı için 4+4, 2021 yılı için de 3+3 olarak revize etti. Memur-Sen olarak Başkanlar Kurulu, Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, Memur-Sen İl Temsilcileri Toplantısı olmak üzere üç yetki organı ile sabahlara kadar yaptığımız istişareler sonrasında, 2020-2021 yılları için masadan toplamda “20 puan” gelmedikçe imza atılmaması kararı çıktı. Bizler de yapılan revize teklif için düzenlediğimiz basın toplantısında “Başkanlar Kurulumuzun sunulan teklifi, yeni bir teklifin sunulması yönüyle takdir ettiğini, fakat yeterli zam oranlarını içermemesi nedeniyle de uzlaşmaya ve müzakereye uygun görmediğimizi, yeni ve daha büyük bir adım atılarak uzlaşmayı sağlayacak karşılıklı pazarlık sürecinin başlamasına imkân veren yeni bir maaş zammı teklifini sunmalarını istediğimizi ifade ettik.
Revize edilen teklife tepkimizi, iş bırakma eylemi yaparak, boş cüzdanlarımızı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın önüne bırakarak gösterdik. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvuru için tanınan üç günlük sürenin iki gününün de müzakerelere eklenmesi çağrısında bulunduk, ancak çağrımıza karşılık alamadık.
Tüm bu süreçlerde masayı bir an olsun işlevsiz kılmadık, kilitlemedik, müzakerelerde etkin bir biçimde yer almaya devam ettik. Buna karşın Türkiye’nin ekonomik gerçeklerine uygun, toplum ve kamu görevlileri tarafından rasyonel bulunan, kabul gören tekliflerimiz görmezden gelindi ve masadan uzlaşma çıkmadı. Kamu işvereni müzakerede birçok konuda bizlerle uzlaştı. Ama uzlaşılan ve uzlaşılmayan konuların ayrı ayrı tutanağa işlenmesi hükmünü çiğnedi. Genelde anlaşma olmayınca kazanımları yok saydı, 20 gün süren görüşmelerde elde edilen kazanımlarımızı hiçbir maddede uzlaşma olmamış gibi son derece yanlış ve hiç unutulmayacak bir kararla tarihe not düştü.
Uzlaşmazlık noktasında malumunuz olduğu gibi tekliflerimizi ve masada yaşanan bu hukuksuz uygulamayı hakem heyetine taşıdık. İtiraz gerekçelerimizi yazılı ve sözlü olarak Hakem Kurulu’na sunduk. Tarım-Orman çalışanlarımızı memnun etmeyecek hiçbir teklife imza atmayacağımızı dile getirerek; 20 gün boyunca yaptığımız müzakereler sonrasında İşveren Heyeti ile uzlaştığımız maddelerin yok sayılmamasını, memurun emeğinin ve alın terinin karşılığının verilmesini, adalet dengesini bozan bir karara imza atılmaması gerektiğini belirttik.
Lakin Hakem Heyeti de İşveren Heyeti gibi masada uzlaşılanlara rağmen, hakka ve hukuka rağmen adaletten uzak bir karar almış, kamu işverenine tarafgirliğini ortaya sermiştir.”
“Sendikal Aklın ve Mücadelenin Adı Memur-Sen’dir, Toç Bir-Sen’dir”
Memur-Sen olarak, Hakem Kurulu kararına manifesto niteliğinde 84 sayfalık şerh düşen ahlakı, sendikal tarihe harf harf işledik” diyen Öztürk; “Bir kez daha gösterdik ki; sendikal aklın ve mücadelenin adı Memur-Sen’dir, Toç Bir-Sen’dir.
Sonuç olarak, milyonlarca insanı yakından ilgilendiren bu süreci geride bıraktık. Lakin bu süreç tutanak konusunda devre dışı bırakılmış hukuk, yok sayılan toplu sözleşme kültürü, teamülleri ve toplu sözleşme hükümleri ile tartışılmaya devam edecek. En önemlisi, biz kamu görevlileri, masada çözümsüz kalan birçok sorunumuzun zorluklarını yaşayarak üretime, hizmete devam edeceğiz. Toplu sözleşme bitti ama mücadelemiz sürüyor. Memur-Sen olarak; Kamu görevlilerinin haklarını savunmaya, yeni kazanımlar elde etmeye, sorunları, engelleri kaldırmak için koşturmaya hep birlikte devam edeceğiz” dedi.
Öztürk konuşmasını; “Bu büyük aileye gücümüze güç katan, Türkiye’nin en büyük ailesini daha da büyüten tüm dava arkadaşlarıma, yönetim kurulu üyesi kardeşlerime, bayrağı taşıyan tüm başkanlarımıza, dünden bugüne emek, ömür ve gönül veren tüm değerlilerimize teşekkür ediyorum. Bizler paylaşmanın bereketine inanan, dostlarıyla, kardeşleriyle birlikte yol yürümekten, onlarla birlikte kazanmaktan memnuniyet duyan bir teşkilatız. Bu uğurda, bu davada omuz omuza yürüdüğümüz siz dostlara selam olsun. Sizinle birlikte, kardeşçe, daha nice yollar yürümeyi Mevla hepimize nasip etsin” diyerek noktaladı.