ASIL ENGEL BEDENDE DEĞİL ZİHİNDEDİR

11 Mayıs 2018 Cuma 11:57
ASIL ENGEL BEDENDE DEĞİL ZİHİNDEDİR

İnsan ne zaman, nasıl ve kimden doğacağına karar vermek gibi bir imkana sahip olamadığı gibi fiziksel, biyolojik ve zihinsel yönden de geleceğini takdir etme yetkisine sahip değildir. Dolayısıyla Yaradan’ın kullarını farklı niteliklerde, farklı yeterliliklerde yaratma takdirine iman etmiş bireyler olarak bize bahşedilen hayatı, dünyayı, güzellikleri paylaşmayı, birlikte yaşama azmimizi hep birlikte el ele vererek engelleri aşmanın yollarını konuşmalıyız. Zira unutmamak gerekir ki birlikte var olmayı başaramayanlar, birlikte yok olmaya mahkumdurlar. 

Hayatı paylaşmanın, nimeti ve külfeti adil bölüşmenin, birlikte yaşamanın yolu, başkalarının da kendimiz gibi “insan olma” değerini taşıdığını bilme ve idrak etmemizden geçmektedir. Yaşama, kendi başına değil; başkaları ile gerçekleşen ve anlam kazanan bir olgudur. Dolayısıyla birlikte yaşama “insan olma bilincine sahip bireylerin kendileri gibi insan olma bilincindeki kişilerle yürüttüğü ortak bir çaba” anlamına gelir.

Yaşamın her alanında birlikte olduğumuz Engelli kardeşlerimizin dert ve sıkıntılarını hatırlamak ve her şeye rağmen elde ettikleri başarılarını konuşmak sadece bir güne sıkıştırılamayacak kadar önemli bir konudur. Bununla birlikte 10-16 Engelliler Haftası, Engelli Kardeşlerimizin bir kez daha hatırlanması adına önemli bir farkındalık oluşturuyor, yaptıklarımız ve yapacaklarımız için de bizlere muhasebe yapma fırsatı sunuyor.

İstatistikler, ülkemiz nüfusunun yaklaşık ,5’ini Engellilerin oluşturduğunu gösteriyor. Bu rakama aileler de eklendiğinde mevcut durumdan neredeyse 30 milyon insanımızın doğrudan etkilendiği ortaya çıkıyor. Bu rakamlar ise engellilik durumunun ne kadar büyük ve önemli bir konu olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Böylesi büyük ve önemli bir konunun çözümünde ise Devletin daha etkin bir rol üstelenmesi gerekiyor. 

Başta 2005 yılında çıkarılan Engelliler Kanunu ve 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile engelli kardeşlerimize pozitif ayrımcılık getirilmesi olmak üzere son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ile engellilere verilen destekler memnuniyet verici adımlar olmuştur. Ülkemiz özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde, engeli bulunan insanların kamuda istihdamı noktasında büyük bir yol kat etmiş, bu boyutuyla birçok dünya ülkesinin çok ilerisine geçmiştir.

Bu hususta devletin kamuda engelli istihdamına ilişkin yapması gerekenleri, “engelli istihdamının artırılması” ve “istihdam edilen engellilere pozitif ayrımcılık yapılmasına yönelik çalışmalar” olarak iki ana başlık altında toplayabiliriz.

Devlet Personel Başkanlığı’nın bu yılın Eylül ayında yayımladığı istatistiklere göre Memur Kadro Sayısı 2.067.744’tür. Fakat bu sayının yüzde üçüne karşılık gelen 62.244 engelli kadrosundan 49.873’ü kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmektedir. Özetle 13.441 engelli kadrosu kontenjanı boştur. Bu noktada bu kadrolara biran önce atama yapılarak engelli kardeşlerimize istihdam sağlanmalıdır. Bununla birlikte Tarım-Ormancılık hizmet kolumuzda istihdam edilen engelli kamu çalışanı sayısı memnuniyet vericidir.  Şöyle ki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda 1.318 engelli kadrosunun tamamı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nda 94 engelli kadrosunun 90’ı, Orman Genel Müdürlüğü’nde ise 523 olan engelli kadrosu aşılarak 1.184 engelli kardeşimize istihdam imkanı sunulmuştur. Başta Sayın Bakanlarımız olmak üzere bakanlık bürokratlarımıza engelli istihdamına gösterdikleri bu hassasiyetlerinden dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Engelli istihdamının artırılması kadar önemli bir diğer başlık ise “Anayasal güvence altına alınan engellilere pozitif ayrımcılık” ilkesidir. İstihdam sonrasında kamu hizmetleri sunumunda, engeli bulunan bireylere yönelik pozitif ayırımcılık düzenleme ve uygulamalarında bir takım eksiklikler maalesef henüz çözülebilmiş değildir.

Yaşanan bu sorunların giderilerek, engelli kamu çalışanlarımıza yönelik bakışın merhametten adalete evrilmesi için Türkiye’nin en büyük emek hareketi olan Memur-Sen ve Toç Bir-Sen olarak mücadele veriyoruz. 2018-2019 yıllarını kapsayan 4’üncü Dönem Toplu Sözleşmesi’nde engelli çalışanlar için pek çok kazanım elde edilmiştir. Bu kazanımlar her ne kadar engelli kardeşlerimizin sorunlarının tamamını gideremese de sorunların çözümünde kapının aralanması adına önemlidir.

Bu hususların hayatın ağır yükünü çeken Engelli Kardeşlerimiz için bir lütuf değil hak olduğu bilinciyle, Memur-Sen olarak, engellilerimizin sorunlarının kadim medeniyetimize, kültürümüze yakışır şekilde biran önce çözüme kavuşması, kazanımların artırılması için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.

10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nın; engeli bulunan bireylerin, engeli bulunan kamu görevlilerinin daha iyi şartlarda yaşaması, daha iyi çalışma şartlarına sahip olması, pozitif ayırımcılık zemininde beklentilerinin karşılanması noktasında yeni bir miladın oluşmasına kapı aralamasını temenni ediyoruz.