Dünya Barış Gününde Birleşmiş Milletleri Protesto Ettik

    Memur-Sen Konfederasyonu ve Hak-İş, 1 Eylül Dünya Barış günün..

01 Ocak 1970 Perşembe 02:00
Dünya Barış Gününde Birleşmiş Milletleri Protesto Ettik


    Memur-Sen Konfederasyonu ve Hak-İş, 1 Eylül Dünya Barış gününde; Suriyede ve Mısırda yaşanan olaylara sessiz kalan Birleşmiş Milletler Teşkilatını (BM) protesto etti.

    Birleşmiş Milletler Teşkilatı Ankara temsilciliği önüne siyah çelenk koyan Memur-Sen ve Hak-İş yöneticileri, yöneticileri ve üyeleri, yaşama hakları adı altında bir balinanın bile hayatına önem veren Birleşmiş Milletlerin Suriyede ve Mısırda yaşanan insan kıyımlarına sessiz kalınmasını kınadılar.

    Eylemde Memur-Sen adına basın açıklaması yapan Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Toç Bir-Sen Genel Başkanı Günay Kaya, geçen hafta Sıhhiye Meydanında yüz binlerle buluştuklarını söyleyerek, Mısır ve Suriye başta olmak üzere, mazlumlara ilişkin önemli mesajlar verdiklerini belirtti. Günay Kaya, Sıhhiye Meydanındaki yüz binlerin, bu mesajlarını Birleşmiş Milletler aracılığıyla bütün dünyaya iletme görevini ise Hak-İş ve Memur-Sen Konfederasyonları olarak üstlendiklerini söyledi.

    Diktatörlerin ve destekçilerinin Ortadoğuda kan akıtmaya, gözyaşı dökmeye devam ettiğini söyleyen Kaya, "Zalim Esedin kimyasal silah kullandığı katliamlarda yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. Mısırda uzun yıllar süren diktatöryanın ardından seçimle işbaşına gelen ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi aşağılık bir darbeyle görevden uzaklaştırıldı. Ordu yönetime el koydu. Açıkça darbe yaptı. Mısırda darbeyi destekleyen halktan bazıları dünyaya "bunun bir darbe olmadığını" açıklamaya çalıştı" diye konuştu.

    Kaya, demokrasiyle yönetilmenin ne demek olduğunu unutacak kadar uzun yıllar diktatörlükle yönetilen Mısırlı darbe destekçilerini anlamanın mümkün olmadığını mümkün olmadığını, Türkiyede gittikçe oturan demokrasi pratiğine Mısırda işleyen demokrasinin eklenmesiyle birlikte tahtlarının yakın gelecekte sallanacağını gören Arap ve Körfez krallarının can havliyle Mısırdaki darbeye alkış tutmaları ve maddi, manevi destek vermelerinin de anlaşılabilir bir şey olmadığını söyledi.

    Demokrasi deyince akla ilk gelen Avrupa ülkeleri ile Amerikanın, Mısırda yapılan darbeye darbe diyememelerini durdukları yerle söylemlerinin çeliştiğini vurgulayan Kaya, "Suriyede ve Mısırda yaşanan insan kıyımları karşısında Avrupa ve Amerika halkının, sessiz kalan Avrupalı ve Amerikalı liderleri hayretle izlediğini düşünüyorum. Çıkarları nedeniyle darbeye "darbe" diyemeyen Avrupa ve Amerika, telaşla "seçimsiz demokrasi" kavramını türetti. Fakat bilmelilerdir ki tarih onları "demokrasinin yüz karaları" olarak not etti. Alınlarındaki bu kara lekeden bir ömür boyu kurtulamazlar. Onlar olsa olsa "ahlaksız ve çifte standartlı demokrasi"nin mucitleri olabilirler" şeklinde konuştu.

    Her darbenin beraberinde vahşeti, katliamları, bebek, çocuk, kadın, erkek demeden ölümleri getirdiğini hatırlatan Günüy Kaya, "Tıpkı Mısırda olduğu gibi.

    Diktatörler, zalimler ancak ve ancak kan ve gözyaşı akıttırırlar; acı verirler, zulmederler. Tıpkı Suriyede olduğu gibi. Tıpkı Filistin, Arakan ve Doğu Türkistanda olduğu gibi.

    Darbeciler, diktatörler, zalimler rollerini oynuyorlar. Üzerlerine düşeni yapıyorlar. Onların payına düşen vahşet, katliam, ölüm, kan, gözyaşı, acı ve zulümdür. Peki ya Birleşmiş Milletler? O da üzerine düşeni yapıyor mu? Hayır! Ortadoğuda, Kuzey Afrikada ve dünyanın dört bir yanında vahşet yaşanırken Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası örgütler yalnızca ve yalnızca "ölü sayıcılığı" yapıyorlar" diye konuştu.

    Birleşmiş Milletlerin görevinin kan dökülmesini engellemek olduğunu ifade eden Kaya, diktatörlerin, zalimlerin zulüm ederek görevlerini yaptığını fakat Birleşmiş Milletler neden görevini yapmadığı sorusunu yönelterek konuşmasına şöyle devam etti:

    "Bu suskunluk neden? Mısırda, Suriyede, Irakta her gün yüzlerce "insan öldürülüyor". Bu coğrafyalarda yaşanan günlük katliamların onda biri bir yılda tek bir Avrupa ülkesinde ya da Amerikada yaşansa Birleşmiş Milletler suskunluğunu yine koruyacak mıydı? Yine bir köşede oturup "ölü sayıcılığı" yapacak mıydı? Asla! Peki bu suskunluk neden? Çünkü Birleşmiş Milletler kirleşmiş milletler olmuştur.

    Dünyadaki tüm zulümleri seyreden Birleşmiş Milletler ayıplı bir uluslar arası kuruluş haline gelmiştir. Yapısı demokratik değildir. Veto yetkisi olan bir ülke zulme devam demesi durumunda 200 ülkenin  zulme dur" demesinin bir anlamı kalmamaktadır. Kısacısı 1 büyüktür 200den gibi büyük bir çelişki doğmaktadır.

    Avrupalı, Amerikalı anneler, babalar! Arap anne ve babalar! Yoksa siz de mi vicdanlarınızı aldırdınız? Mısırda, Suriyede, Irakta, Gazzede, Arakanda, Doğu Türkistanda katledilen, kimyasal silahlarla acı çektirilerek öldürülen o küçücük yavruların ana, babalarının yerine bir an olsun kendinizi koymaz mısınız? Vicdanınız nasıl kaldırıyor bu vahşeti? Mideniz nasıl alıyor o küçücük bebeklerin boy boy dizilmiş ceset görüntülerini? Yüreğiniz nasıl kaldırıyor o küçücük bedenlerin, yüreklerin can çekişen görüntülerini?

    Artık yeter diyoruz! Artık bitsin bu katliamlar diyoruz! Birleşmiş Milletleri asli görevini yapmaya davet ediyoruz.  Avrupa Birliğini sorumluluk almaya davet ediyoruz. İslam Konferansı Örgütünü pasif tutumunu bırakarak inisiyatif kullanmaya çağırıyoruz! Derhal bu katliamlara bir son verilmeli!"

    Suriyedeki vahşetin faili Beşşar Esed ile Mısırdaki katliamların sorumlusu General Abdülfettah El Sisi ve suç ortaklarının uluslararası mahkemeler nezdinde yargılanmasını tüm insanlık adına talep ettiklerini söyleyen Günay Kaya, "Arakanda, Doğu Türkistanda katliamlar dursun, Gazzedeki abluka son bulsun, Suriyede Esed gitsin yerine meşru, demokratik bir yönetim gelsin, Mısırda darbeciler elini Mısır halkının üzerinden çeksin, demokratik seçimler bir an önce yapılsın istiyoruz. Suçlular yargılansın, yaptıklarının hesabını versin istiyoruz.

    Tüm vicdan sahiplerini göreve çağırıyoruz. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kuruluşları görevlerini yapmaya davet ediyoruz" diye konuştu.

    Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı Günay Kayanın Ardından Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moona hitaben ortak yazılan mektup okundu.

    Daha sonra üzerinde "Katliamları ve Darbeleri Kınıyoruz" yazan siyah çelenk, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay ve Memur-Sen Genel Başkan Vekili Günay Kaya tarafından BM Binası önüne bırakıldı ve ortak okunan mektup, BM yetkililerine teslim edildi.

BM GENEL SEKRETERİ BAN Kİ-MOONA HİTABEN GÖNDERİLEN MEKTUBUN TAMAMI ŞÖYLE:

    Sayın Ki-Moon,

    Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. MEMUR-SEN ve HAK-İŞ Konfederasyonları olarak; başta Ortadoğuda olmak üzere bütün dünyada barış taleplerimizi Birleşmiş Milletlere ve tüm dünyaya ilan ediyor ve barışçıl bir dünya için çağrı yapıyoruz.

    Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Bir taraftan 1 Eylülü Barış Günü olarak kabul edip kutlarken, diğer taraftan Suriyede, Mısırda, Afganistanda, Myanmarda, Irakta, Doğu Türkistanda, Filistinde ve dünyanın diğer bölgelerinde yaygınlaşan ve şiddetini artıran katliamlara tanıklık etmekteyiz.

    HAK-İŞ ve MEMUR-SEN Konfederasyonları olarak; başta Ortadoğuda olmak üzere bütün dünyada barış taleplerimizi Birleşmiş Milletler Teşkilatına ileterek, katliamları ve vahşetleri durdurması yönünde çağrı yapıyoruz.

    MEMUR-SEN ve HAK-İŞ Konfederasyonları olarak; bir yandan dünyaya barış, demokrasi ve insan hakları dersleri veren, öte yandan çıkarları doğrultusunda, yeryüzünün farklı bölgelerinde milyonlarca sivil, masum, kadın, çocuk ve yaşlının ölmesine seyirci kalan devletleri ve uluslararası örgütleri şiddetle kınıyoruz.

    Suriyedeki vahşetin faili Beşşar Esed ile Mısırdaki katliamların sorumlusu General Abdülfettah El Sisi ve suç ortaklarının uluslararası mahkemeler nezdinde yargılanmasını tüm insanlık adına talep ediyoruz.

    HAK-İŞ ve MEMUR-SEN olarak; ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğuna yürekten inanıyoruz. İyi biliyoruz ki, barışın ortadan kaldırılarak savaşların yapılması, toplumun her kesimine, özellikle de çalışanlara ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödetmektedir. Bu duruma son verilmesini istiyoruz.

    Ne hazindir ki,  insanlık, Dünya Barış Gününü bu yıl da kan, göz yaşı, matem ve endişe içerisinde geçirmektedir. İnsanlık, savaşların yaşanmadığı ve tüm toplumların geleceklerine umutla baktıkları bir dünyayı konuşmak yerine "birkaç gün içinde acaba nerede savaş çıkacak?" tedirginliğini yaşamaktadır.  Devletlerin, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların görevi, savaşların yaygınlaştırılması değil barışın tesis edilmesidir.

    MEMUR-SEN ve HAK-İŞ olarak; Dünya Barış Gününde tüm mazlum uluslara huzur ve güven içinde "yaşanabilecek barış dolu bir dünya" diliyoruz.

    Birleşmiş Milletler, NATO, Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşları ve diğer tüm kurum ve kuruluşlardan 1 Eylül Dünya Barış Gününde katliamların durdurulmasına yönelik fiili girişimler ve somut adımlar bekliyoruz!"

    HAK-İŞ ve MEMUR-SEN olarak;  tüm ülkelerde sendikaların barışa, istikrara ve demokratikleşmeye önemli katkılar yapabileceğine inanıyoruz. 

    Savaş acılarının yaşanmayacağı bir dünya için tüm Sivil Toplum Örgütlerinin demokrasi, özgürlükler ve barış için mücadele etmeyi bir yaşam ilkesi olarak benimsemesi geleceğimize umutla bakmanın yolu olacaktır. "

    Unutulmamalıdır ki; vahşet ve katliamlara karşı sessiz kalanlar vahşeti yapanlar kadar suçludur.

    MEMUR-SEN ve HAK-İŞ olarak;   çalışma barışının sağlanmasının ülkemizde ve dünyada barışın yaygınlaşmasına önemli katkıları olacağına inanıyoruz. Demokratik endüstriyel ilişkiler sistemi içinde, emeklerinin karşılığını alabilen, insanca bir yaşam ücretine sahip, sosyal güvenceleri ve sosyal hakları bulunan, sorunları diyalogla çözme yolunu seçen çalışanların, barış içinde yeni bir dünyanın imarında önemli rol oynayacaklarının bilincindeyiz.

    HAK-İŞ ve MEMUR-SEN Konfederasyonları olarak;  Dünya Barış Gününde başta çalışan kesimler olmak üzere ülkemiz ve dünya için barış özlemimizi bir kez daha dile getiriyor, katliamların yeryüzünden ebediyen silinmesini diliyoruz.

    Saygılarımızı sunarız.