Burada bir konuşma yapan Memur-Sen Genel Sekreteri ve Toç-Bir-Sen..
01 Ocak 1970 Perşembe 02:00Burada bir konuşma yapan Memur-Sen Genel Sekreteri ve Toç-Bir-Sen Genel Başkanı Günay Kaya, Fransa Senatosunu göreve çağırdıklarını, söz konusu yasanın bir daha gündeme alınmamak üzere reddedilmesini istedi.
Türkiyenin Fransaya karşı açıkladığı yaptırımları desteklediklerini ifade eden Günay Kaya, Fransız ürünlerine karşı ulusal çapta boykot yapılması ve kararlılıkla sürdürülmesi çağrısında bulundu.
Memur-Sen Genel Sekreteri ve Toç-Bir-Sen Genel Başkanı Günay Kaya, soykırım yalanı uyduran Fransanın, gerçek bir soykırım görmek için o kadar geriye gitmesine gerek olmadığını, kendi geçmişiyle yüzleşmesinin yeterli olacağını söyledi.
Önce sözde bir soykırım icat eden; sonra da sözde soykırımı inkarı hapisle cezalandırma gayretindeki Fransayı, suçunu örtmek için başkalarına iftira eden yaramaz çocuklara benzeten Kaya, "Düşünceyi bile suç sayma anlayışı, kabul edilebilir bir olay değildir. Yüz yıl önce yaşanan ve tarihçilerin karar vereceği bir konuda soykırım yalanı uyduran Fransanın, gerçek bir soykırım görmek için, o kadar geriye gitmesine gerek yoktur. 1830dan 1962ye kadar 132 yıl işgal ettiği Cezayirde sadece 1954-1962 yılları arasında tespit edilebilen en az 1,5 (bir buçuk) milyon Cezayirliyi katletmiştir." şeklinde konuştu.
Fransanın kanlı tarihinin sadece bununla sınırlı olmadığını da belirten Günay Kaya, Afrika ülkeleri Benin, Burkine Faso, Cibuti, Çad, Gabon, Gine, Kamerun, Komor Adaları, Moritanya, Nijer, Senegal ve Tunusun yıllarca Fransanın sömürgesi olduğunu, bu coğrafyada kan ve gözyaşının da eksik olmadığını kaydetti.
1994 yılında Ruandada yaşanan ve yaklaşık 100 gün içinde 800 bin kişinin öldüğü katliamlar için zamanın Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrandın, "O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil" açıklamalarını hatırlatan Kaya, inkar etse bile geçmişin kanlı izlerinin, Fransayı takip etmeye devam edeceğini ifade etti. Günay Kaya, Almanlardan korkarak Osmanlıdan yardım isteyen Fransuvanın torunlarının geçmişi bu kadar kısa sürede unutup, kaybettikleri itibarlarını kazanmak için bir avuç Ermeninin oyu için Ermenistanın emir erliğine soyunmasının acınası hallerinin itirafı olduğunu belirtti.
Günay Kaya, konuşmasının sonunda Memur-Sen olarak, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunun tarihçilere bırakılmasını, Fransanın kendi işine bakmasını, yapacak işi kalmamışsa da geçmişiyle yüzleşmesi önerisinde bulundu.
Basın açıklamasının ardından, siyah çelenk, Büyükelçilik girişine bırakılırken, Kanuni Sultan Süleymanı temsil eden bir kişi tarafından Fransa Kralı Fransuvaya gönderilen ferman okunarak, Fransa Büyükelçiliğinin binasına asıldı.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
FRANSA, CEZAYİR GERÇEĞİYLE YÜZLEŞSİN
Fransa Meclisi, düşünceyi suç sayan bir yasayı kabul ederek ikiyüzlülüğünü deşifre etmiştir. Önce sözde bir soykırım icat eden; sonra da sözde soykırımı inkarı hapisle cezalandırma gayretindeki Fransanın tavrı, bize suçunu bastırmak için başkalarına iftara atan yaramaz çocukları hatırlatmaktadır. Düşünceyi bile suç sayma anlayışı, kabul edilebilir bir olay değildir.
Yüz yıl önce yaşanan ve tarihçilerin karar vereceği bir konuda soykırım yalanı uyduran Fransanın, gerçek bir soykırım görmek için, o kadar geriye gitmesine gerek yoktur. 1830dan 1962ye kadar 132 yıl işgal ettiği Cezayirde sadece 1954-1962 yılları arasında tespit edilebilen en az 1,5 (bir buçuk) milyon Cezayirliyi katletmiştir.
Fransanın kanlı tarihi sadece bununla sınırlı değildir. Benin, Burkine Faso, Cibuti, Çad, Gabon, Gine, Kamerun, Komor Adaları, Moritanya, Nijer, Senegal ve Tunus yıllarca Fransanın sömürgesi olmuş, bu coğrafyada kan ve gözyaşı eksik olmamıştır.
Halbuki o kadar uzağa gitmeye bile gerek yoktur. 1994 yılında Ruandada yaşanan ve yaklaşık 100 gün içinde 800 bin kişinin öldüğüRuandadaki katliamlar için zamanın Cumhurbaşkanı Mitterrandın, " O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil" açıklamaları hafızalarımızdan silinmiş değildir. İnkar etse bile geçmişin kanlı gerçekleri, Fransayı takip etmeye devam edecektir.
Alman korkusuna karşılık Osmanlıdan yardım isteyen Fransuvanın torunu Sarkozy, geçmişi bu kadar kısa sürede unutup, kaybettiği itibarını kazanmak için bir avuç Ermeninin oyuna ihtiyaç duyarak Ermenistanın emir erliğine soyunmuştur.
Kaybolan itibarını, başka ülkelerin ilişkilerini kullanarak yeniden kazanma çabasındaki Sarkozynin bu tavrı, acınası halinin itirafıdır.
İş dünyamızın, ulusal menfaatlerin kişisel menfaatlerin üstünde olduğu bilinciyle hareket edecek olması da bizleri memnun etmiştir.
Irkçı ve ayrımcı politika içindeki Fransanın bu tavrını şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz. Devlet olarak uygulanacak ambargo ve uygulamaları desteklediğimizi belirtiyoruz. Fransız mallarına karşı ulusal boykot kampanyaları gerçekleştirilmeli ve kararlılıkla sürdürülmelidir.
Fransa Senatosunu göreve çağırıyor ve Fransa Meclisinde kabul edilen söz konusu yasayı, bir daha gündeme alınmamak üzere reddetmesini istiyoruz. Tarih gibi ciddi konular, yaranma ve yalakalaşma modundaki siyasetçilerin oyuncağı olmamalıdır.
Memur-Sen olarak, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunun tarihçilere bırakılmasını, Fransanın kendi işine bakmasını, yapacak işi kalmamışsa da geçmişiyle yüzleşmesini öneriyoruz.