M.Akif İnanı Vefatının 13. Yılında Andık

    Memur-Sen ve Eğitim Bir-Senin Kurucu Genel Başkanı merhum Meh..

01 Ocak 1970 Perşembe 02:00
M.Akif İnanı Vefatının 13. Yılında Andık


    Memur-Sen ve Eğitim Bir-Senin Kurucu Genel Başkanı merhum Mehmet Akif İnan, vefatının 13. yılında Ankarada düzenlenen törenle anıldı. Memur-Sen tarafından Ankara Rixos Otelinde düzenlenen anma törenine, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen eski Genel Başkanları Fatih Uğurlu ve Ahmet Aksu, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, Yahya Akman, Abdulkerim Gök, Halil Özcanın yanı sıra, İnanın yakın arkadaşları Rasim Özdenören, M. Atilla Maraş, Mehmet Akif İnanın kardeşi Mithat İnan, Memur-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu ile bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri, TOÇ BİR-SEN Genel Başkan Yardımcıları Sabri Kızılkaya, Hüseyin Öztürk, Hayri Ünal, Ankara 1 ve 9 Nolu Şube Başkanları Mustafa Güran, İsmail Tiryaki ve 26 Nolu Şube yönetim kurulu üyeleri, Memur-Sen ve Eğitim Bir-Senin kuruluşunda İnanla beraber yer alan yönetim kurulu üyeleri,  ve Akif İnanın sevenleri katıldı. Anma programında ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın telgrafları okundu.

  Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı Günay Kayanın sunuculuğunu yaptığı programda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Mehmet Akif İnanın 60 yaşında vefat ettiğini ve kendisnin çok sevdikleri bir ağabeyleri olduğunu dile getirdi. Mehmet Akif İnanı hayranlıkla hatırladığını belirten Arınç, vefatından bir ay önce Gazi Hastanesinde kendisini ziyarete gittiğini kaydetti. Arınç, "Yatağının üstüne bağdaş kurmuştu, sırtına ceketini atmıştı. Elinde o bırakamadığı sigarası vardı. Yani o hastalık anında bile sigaradan vazgeçemediğini biliyorum. Çok yakışıklı ve asil bir insandı. Konuşması ve ses tonu mükemmeldi. Sadece şiir okurken değil, sohbet ederken bile Arif İnan ağabey özel bir insan olduğunu bilirdiniz ve ona göre dinlerdiniz" ifadelerini kullandı.
     Kendisinin 1965 yılında Ankaraya geldiğini ve 17 yaşında olduğu belirten Arınç, 6 yaşındaki ilkokula başladığını, liseyi bitirerek Ankara Hukuk Fakültesini kazandığını söyledi. "O zamanlar üniversiteler, tuzaklarla doluydu. Eminim şimdi de öyledir" diyen Arınç, konuşmasına şöyle devam etti:

 "Anadoludan gelen gençleri bir şekilde elde etmek için pek çok yerde pusuya yatmış bekleyen insanlar vardı. Gençlerin 17-18-19 yaşlarını hatırlayınız. Tam delikanlılık çağları. Kimisinde liderlik sevgisi var, kimisinde kadına düşkünlük var, kimisinde heyecan var, kimisinde para yok, paraya ihtiyaç var, herkesin bir ihtiyacı var. Bu yollardan girerek kendi ideolojilerine eleman temin etmeye çalışan çok unsurlar vardı. Geçtiğimiz günler bir televizyon programında aslında bizim yaşadığımız serencamı da göstermek için bundan biraz bahsettim. Üç arkadaştan bahsettim. Üç arkadaştan Abdullah olanını da artık bütün Türkiye tanımış oldu. Bunun benzerlerini biz hayatımızda çok yaşadık. Eğer ben Ankara Hukuk yurduna girmemiş olsaydım, 13 ranzalı, 26 yataklı oda da ağabeylerimiz bize sahip olmasaydı, bize istikamet göstermeseydi, bizi kötülüklerden, yanlışlardan muhafaza etmeseydi, bizi nasihatlerinden mahrum etselerdi ve o üç tane arkadaştan bir tanesi de olabilirdim. Çünkü evinizden uzaktasınız, eğer bir aile baskısı veya denetimi varsa onun dışındasınız, gençlik heyecanı ve hevesi içindesiniz ve siz bambaşka bir dünyada gözünüzü açıyorsunuz. İşte o sıkıntılı zamanlarda en azından 1967-1968lerde 68 kuşağının ortalığı işgallerle, boykotlarla, molotoflarla, öldürmelerle, yaralamalarla süslediği bir zamanda bize sahip çıkan üç beş ağabeyimizden biriside Akif İnandır."

    Mehmet Akif İnan ve beraberindeki ağabeylerinin kendilerini kitapla, sevgiyle ve muhabbetle üniversite yıllarında kendilerine sahip çıktıklarını anlatan Arınç, "Ben Necip Fazılın kitaplarını lise yıllarımda okumaya başlamıştım. Ama kendisini görmüyor ve tanımıyordum. Ama onun her Ankaraya konferans veya ziyaret için gelişinde Akif ve Erdem ağabeyler bize haber verirdi; Üstat bu akşam şurada olacak. Genelde de evlerinde bir çay içimi sohbete çağırırlardı. Biz tabii ki hayalimizdeki Necip Fazılı canlı olarak Akif İnanlarla birlikte gördük ve tanıdık. Geçenlerde de kendisini rahmetle anmıştım. Ankarada Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin Dekanı rahmetli Sait Bilgiç, ilk defa Dil ve Tarif-Coğrafya Fakültesi Konferans Salonunda konferans verme imkanı tanımıştı. Bu bizim için olağanüstü bir şeydi. Dil-Tarih gibi bir yerde Necip Fazıl konferans verecek. Daha sonra Osman Yüksel Serdengeçtilerin, Korkut Özalların, Halide Nusret Zorlutunaların yaptığı toplantıları da yine aynı mekanlarda katılma imkanımız oldu. Sonradan ben Milli Talebe Birliğinin başkanıyken ilk defa Mehmet Akif günü yaptık 22 Aralıkta...Oraya yine aynı kişiler şiirler okuyarak geldiler ve biz çok mutlu olmuştuk; Ankara Hukuk Fakültesinde Mehmet Arif anılabiliyormuş diye" dedi.

                                    "O ZAMANLAR BU İŞLER CESARET İSTERDİ"

Mehmet Akif İnanın Necip Fazılın izinden gittiğini bildiklerini belirten Arıç, İnanın öğretmenlik yıllarından bahsetti. Mehmet Arif İnanın en büyük hizmetlerinden bir tanesinin 1990lı yılların ortalarında Memur-Seni ve Eğitim-Bir-Seni 29 kurucu üyeyle birlikte kurmuş olması olduğunu vurgulayan Arınç, "O zamanlar bu işler cesaret isterdi, fedakarlık isterdi, feragat isterdi. On kişiyi bile bir araya getiremediğimiz, bırakın yetkili sendika olmak şöyle dursun, bir yeri tutup da onu kiralayarak tabelasını muhafaza etmek bile zordu. Ama iyi insanlar, iyi niyetlerle hasbi ve İhlaslı düşüncelerle hamd olsun Memur-Senin kuruluşunda bulundular. Onun ilk kurucu genel başkanı olmak hamd olsun ona nasip oldu" diye konuştu.

İnanın en büyük eserlerinden bir tanesinin Memur-Sen Konfederasyonu olduğunu dile getiren Arınç, kendisini bu hizmetleri dolayısıyla tebrik ettiğini söyledi. Memur-Senin güzel bir vefa örneğini ortaya dolduğunu vurgulayan Arınç, Mehmet Akif İnan adına yarışmaların düzenlendiğini, ödül törenin yapıldığını ve şimdi de Arakanda yetim hane yapılma yoluna koyulduklarını sözlerini ekledi.

"-EVETLERİN İÇERİSİNDE BEN DE VARIM- DİYECEK HERKESİN ELİNİ ÖPMEMİZ GEREKİR"

Memur-Senin 700 bine yaklaşan üyesinin ve memur sendikacılığı konusunda toplu görüşmeleri toplu sözleşmeye çevirme noktasındaki gayretlerinden dolayı tebrik ettiğini ifade eden Arınç, konuşmasında şunları kaydetti:

"Bursada Memur-Sen ziyaretinde bu toplu sözleşmeyi yapma hakkını hak eden tek bir sendika var oda Memur-Sen demiştim. Birileri çok kızdılar. Birileri benim için çok kötü şeyler söylediler. Soru önergeleri verdiler. Yani 12 Eylül referandumuna karşıdan, bodoslamadan olmaz, asla diyerek karşı çıkanların ve referandumu kötülemek için ağızlarından hakaret üzerine hakaret yağdıranların hani nerede toplu sözleme hakları ne kadar vardır siz takdir edin. Ama, 12 Eylül 2010 referandumu Türkiyenin son yüz yılda yaşadığı en önemli olaylardan birisidir. Her şeye rağmen halkımızın yüzde 58 evet oyu vermesi ve -evetlerin içerisinde ben de varım- diyecek herkesin elini öpmemiz gerekir. Milletimize en hayırlı hizmeti onlar yaptılar. Türkiyenin demokratikleşmesinde, özgürleşmesinde, vesayet rejimlerinin ortadan kalkmasında, hasta yataklarından bile darbecilerden hesap sorulmasında, darbecilerin ve cuntacıların hesaba çekilmesinde bu yüzde 58in ömür boyu unutulmayacak izleri vardır. Ne mutlu o kardeşlerimize, en başta Memur-Senin vatan sever mensuplarına."

  Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da konuşmasına, Akif İnanın, Bütün giysileri yırtsak yeridir, yeter bana vefa elbiseleri dizelerini okuyarak başladı ve vefa elbiselerini kuşanarak gelen İnan dostlarına teşekkür etti. Akif İnanın 1992 yılında Eğitim Bir-Seni, 1995 yılında da Memur-Seni kurarak memur sendikacılığında ilk uyanışın temelini attığını kaydetti. Gündoğdu, 11 hizmet kolundan 10unda yetkili olduklarını, Mehmet Akif İnanın en büyük eseri olan Memur-Seni bugün geldiği noktaya taşıdıklarını kaydetti. Gündoğdu, ülkenin en büyük memur konfederasyonu olarak özelde ekmeğin, genelde özgürlüğün ve değerlerin sendikacılığını yaparak bugünlere geldiklerini vurguladı. Mehmet Akif İnanın, batının çifte standartına eserlerinde anamı sorarsan Büyük Doğudur, Batı ki sırtımda paslı bıçaktır sözüyle vurgu yaptığını söyleyen Gündoğdu, günümüzde bunun örneklerinin yaşanmaya devam ettiğini ifade etti. Akif İnanın bütün eserlerine sahip çıktıklarını söyleyen Gündoğdu, Eğitim Bir-Senin bütün eserleri tekrar bastırıp sevenlerine ulaştırdığını ifade etti.

İNANIN MİRASINA SAHİP ÇIKIYORUZ

    Konuşmasında Akif İnanın yaptıklarına değinen Gündoğdu, onun Hz. Alinin "insanlar senin ya dinde kardeşin ya da hilkatte, yaratılışta eşindir"vsözüne uygun insan ve ümmet sorumluluğuna sahip olduğunu dile getirdi. Mehmet Akif İnanın, Mescid-i Aksa şairi olarak da anıldığın hatırlatan Gündoğdu,

    Mescid-i Aksayı gördüm düşümde,

    Götür Müslümana selam diyordu,

    Dayanamıyorum bu ayrılığa,

    Kucaklasın beni İslam diyordu

dizelerinden kendilerine miras kalan sorumluluğun gereği olarak Filistindeki İsrail terörünü protesto etmek ve dünyanın dikkatini çekmek için mitingler ve Filistin halkı için yardım kampanyaları düzenlediklerini belirtti. Filistinin BMde gözlemci devlet sıfatı kazanmasının kendilerini de gururlandırdığını söyleyen Gündoğdu, Başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletini de en kısa zamanda görmeyi umut ettiklerini dile getirdi. Suriyededeki savaş mağdurlarına yönelik Hak-İşle birlikte yardım kampanyası başlattıklarını da söyleyen Gündoğdu, bu kampanyalarının Bir ekmek bir battaniye olarak sürmesinin kendilerini sevindirdiğini ifade etti. Gündoğdu, yardıma ihtiyaç duyan "Doğu Türkistanlıların sıkıntılarına sözcülük yaparken de, Pakistanlıların yanında yer alırken de, hepimiz Somaliliyiz derken de, Iraka, Afganistana, Çeçenistana sahip çıkarken de hep insan merkezli bir sorumluluğu kuşandıklarını" dile getirerek, Arakanlı Müslümanlar için de yaptıkları çalışmadan bahsetti. Bangladeşte arsa temin çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Gündoğdu, bölgede 200 çocuğun kalabileceği Mehmet Akif İnan ve Memur-Sen yetimhanesi yapacaklarını söyledi.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI SONA ERMELİ

    "(Bu ülkenin insanı herhangi bir ülkenin insanı kadar insanca yaşamaya, özgür yaşamaya, dilediğine inanmaya, dilediği kıyafeti giymeye, istediği şekilde örgütlenmeye layıktır) diyordu Akif İnan. Bugün, Allaha hamd olsun 10 milyon imza kampanyasıyla kamuda başörtüsüne özgürlük kampanyasını başlatmış bulunuyoruz" diyen Gündoğdu, seçme seçilme hakkı verilen kadının ne giyeceğine kendisinin karar veremediğini ifade etti. Gündoğdu, bir cinsiyet ayrımcılığı olduğunu belirterek, kadın kadına eşitsizlik olduğunu söyledi. Gündoğdu, Başörtüsü doğal hukukun garantörlüğü altındadır, Allahın emridir, birilerinin lutfuyla serbest olacak bir şey değildir. Çünkü kimsenin yasaklama yetkisi yoktur diye konuştu.

    "Darbecilerin bakiyesi ne varsa kaldıralım. 82 model bir yönetmelikle, favorilerle, bıyıkların üstten alınmamasıyla, saç tarama biçimiyle, ayakkabı numarasıyla başörtünün yasaklığının aynı kategoriye geldiği tablo bu ülkeye yakışmıyor" ifadelerini kullanan Gündoğdu, kamuda başörtüsü özgür oluncaya, Merve Kavakçılar başörtüsüyle meclise girinceye kadar bu mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Mehmet Akif İnanın büyük önem verdiği gençliğe yönelik bir çalışmaya da imza attıklarını söyleyen Gündoğdu, bir ayağı sabit değerlerde, diğer ayağı dünyaya açık Asımın neslinin yetişmesine katkıda bulunmak için Genç Memur-Seni kurduklarını, dile getirdi. Gündoğdu, şiirinde söylediği gibi mezarından destanlar yayılan Mehmet Akif İnan için Türkiyenin dört bir yanında anma programları düzenlendiğini, ruhuna fatihalar gönderildiğini kaydetti.

                                            DOSTLARI, HATIRALARINI PAYLAŞTI

      Programda daha sonra Mehmet Akif İnan dostları, hatıralarını katılımcılarla paylaştı. Mehmet Akif İnanın yakın dostu ve arkadaşı Rasim Özdenören, İnanın, Urfadan, Maraşa sürgün olarak geldiğini, Aruz vezni ile şiir yazan birisi olarak adını duyduklarını, bu vesile ile tanıştıklarını söyledi. Hatır kırmayan biri olmasına karşın, Akif İnanın tok sözlü olduğunu söyleyen Özdenören, "Her yaşta olgun bir insandı. Vakur bir insandı. Dinine bağlı bir insandı. Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Erdem Beyazıt nasıl yaşadılarsa o şekilde vefat ettiler. Cenaze törenleri de yaşadıkları hayat gibiydi. Akif İnan, bürokrat, halk adamı, aristokrat, şairlik gibi ortak özellikleri barındırıyordu. Toplumun bütün kesimleri İnanın cenazesinde bir araya geldi. Camiden mezarlığa kadar da omuzlarda taşındı." şeklinde konuştu.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, Gazeteci-Yazar Rasim Özdenören, Şair-Yazar Atilla Maraş, Memur-Sen eski Genel Başkanları Fatih Uğurlu ve Ahmet Aksu Akif İnanın kardeşi Mithat İnan da duygularını katılımcılarla paylaşan isimlerdi.