Kızılcahamam’da gerçekleştirilen toplantının ikinci gününde Denetleme Kurulları ve Kadın Komisyonları ile düzenlenen ayrı toplantılarda bir araya gelindi.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanlığı ile Başkent Kadın Platformu’na başkanlık yapmış olan eğitimci Safiye Özdemir ile gönüllü kadın hareketleri, aile, siyaset ve toplum gibi konularda çalışmaları bulunan, “28 Şubat Sürecinde Sendikaların Rolü” kitabının yazarı eğitimci Ülkü Nur Zengin Kadın Komisyonu üyelerine seminer verdi.
“Toç Bir-Sen Yine Örnek Bir Çalışmaya İmza Attı”
Programda ilk olarak Toç Bir-Sen Genel Başkan Vekili Sabri Kızılkaya bir selamlama konuşması yaptı. Kızılkaya konuşmasına “Ölüm bir tohumsa kefen zarında, gün olur fışkırır bir orman olur dizelerinde; bir tohumda fidanı, bir fidanda bir ağacı, bir ağaçta ormanı düşleyen çağımızın soylusu, soylu mücadelemizin temsilcisi merhum Mehmet Akif İnan hocamız başta olmak üzere sendikal mücadelemize emek vermiş, hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ve yine ülkemizin birliği, beraberliği için gece gündüz çalışan, bu uğurda şehit olan 15 Temmuz şehitlerine ve tüm şehitlerimize rahmet diliyorum” dileyerek başladı.
Kızılkaya konuşmasında şunları söyledi: “Dünyayı kimler yönetiyor? PKK’ya, PYD’ye, FETÖ’ye, eli kanlı Esed yönetimine kimler destek veriyor, bunlar iyi bilinmeli. Dünyanın dört bir yanında halan savaşlar, işgaller, zulümler sürüyor. Haklar ve hürriyetler kolayca alınmıyor. O nedenle nerde olursak olalım, yurtiçinde ya da yurt dışında yaşadığımız toplumla ve toplumun meseleleriyle yakından ve derinden ilgilenmek, mazlumun ve mağdurun yanında durmak, haklının ve hakikatin yanında yer almak zorundayız. İşte bu maksatla ve bilinçle kurulan Memur-Sen ve Toç Bir-Sen ailesi Allah’a hamdolsun bugün bir milyon üyeye ulaşmış, 11 hizmet kolunun tamamında yetki almışsa bu siz değerli teşkilat mensuplarımızın, kadın ve engelli çalışanlar komisyonlarımızın, işyeri temsilcilerimizin gayreti ve emeği neticesidir. Genel Merkez Yönetim Kurulumuz adına sendikamıza olan teveccühünüz ve alın teriniz için şükranlarımı sunuyorum.”
Toç Bir-Sen’in düzenlediği bu toplantı ile bir sivil toplum kuruluşu olarak örnek bir çalışmaya daha imza attığını kaydeden Kızılkaya; “Toç Bir-Sen Kadınlar Komisyonun tamamını bu toplantımıza davet ettik. Toplantımıza mazereti olan arkadaşlarımızın dışında yüzde yetmişin üzerinde bir katılım var. Bu da gösteriyor ki kadınlarımız ‘Bu büyük ailenin bir ferdi olarak biz de bu soylu mücadelede varız’ diyor. Bizler de sizin sesinize kulak veriyor, Genel Merkez olarak birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek adına sizlerin görüş ve önerilerinizin farkındalığıyla çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
“Şehirleşme ve Modernleşme Kadının Yükünü Artırdı”
Toplantıda Eğitimci Safiye Özdemir de “Kadınların Çalışma Hayatındaki Sorunları ve Çözüm Önerileri ile Sivil Toplum Kuruluşlarında Kadının Yeri ve Önemi” konularında sunum yaptı. Özdemir, şehirleşme ve modernleşme ile çalışma hayatında daha fazla yer almaya başlayan kadının hem iş hayatında hem de ev hayatında üstlendiği sorumluluk nedeniyle yükünün çok daha ağır olduğunun altını çizdi. Özdemir, örgütlülüğün bu sorunların giderilmesinde çok önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kadının çalışma hayatında yer alması onun sosyalleşmesinin, bireyselleşmesini güçlendirirken bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Kadın klasik tanımda daha çok anne ve eş kimliğine sahiptir. Çalışan kadın bu kimliğinin üzerine bir de iş hayatındaki kimliğini ekliyor dolayısıyla üstlendiği sorumlulukları daha da fazlalaşıyor. Çalışan kadınların yükünün azaltılması konusunda biz kadınlara düşen isteklerimizi taleplerimizi, bir milyon üye sayısına ulaşmış, üyelerinin üçte birinden fazlası kadın olan, Toplu Sözleşme’de yetkili olarak kamu çalışanlarının temsilcisi ve sözcüsü olan, Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu Memur-Sen’e ve yetkili sendika Toç Bir-Sen’e ulaştırmak ve örgütlü olmaktır.”
Çalışan kadının sorunları ve önerilerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Özdemir, AK Parti hükümetleriyle birlikte sadece çalışan kadınların değil genel anlamda tüm kadınların yaşadığı; kadına karşı şiddet, mobbing, ayrımcılık gibi ortak sorunların giderilmesi için yeterli olmasa bile ciddi çalışmalar yapıldığını, Memur-Sen’in ise Toplu Sözleşme masalarında yetkili konfederasyon olarak çalışan kadınların özlük hakları arasında yer alan süt izni, analık izni, hamilelik ve doğum izni, nöbet gibi konularda çok önemli kazanımlara imza attığını kaydetti. Özdemir, kreş ve çocuk bakımevlerinin yetersizliği, kadın yönetici sayısının yetersizliği, kadın STK’lara olan desteğin yetersizliği gibi sorunlarında ivedilikle çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etti.
“Kadınlar Vitrin Malzemesi Olarak Görülmemelidir”
“Türkiye’de örgütlenmenin tarihi çok eski değildir. Özellikle muhafazakar kesimde bu bilinçlenme daha da yenidir” diyen Özdemir sivil toplum örgütlerinin yönetim kadrolarınca kadın örgütlenmesinde daha samimi, daha özverili olunması ve fırsat tanınması gerektiğini söyledi. Özdemir, kadınların örgütlenmede kendilerini vitrin malzemesi olarak görmek istemediklerini belirterek, işin mutfağında olan kadınların sofradaki yerini de almaya hazır olduklarını dile getirdi.
“Sosyal Sorumluluklarımızı Üstlenmede de Ön Saflarda Olmalıyız”
Kadınlarımızın sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ne işe yarayacağını, kendi hayatlarına ne gibi artılar kazandıracağını çok fazla bilmediklerini söyleyen Özdemir; “Kadınlar sendikalara üyelik konusunda özgüvene sahip değil. ‘Ben anneyim, evim var, işim var, eşim var, çocuğum var’ deyip hayatlarında sendika gibi bir alan açmak istemiyorlar. Oysaki bizim sosyal sorumluluklarımız da var. Hem İslam tarihinde, hem Osmanlı tarihinde, sosyal faaliyetler içinde olan örnek kadınlarımız var bizim. Birçok valide sultan adına yetimlere, evsizlere, hastalara, yolda kalanlara hizmet veren vakıflar kurulmuştur. Tamam eşiz, anneyiz ama bu hayatın, bu toplumun bir ferdiyiz ve yerine getirmemiz gereken sorumluluklarımız var. Bu nedenle daha fazla bu teşkilatlanmaların içinde yer alarak, kendimize daha geniş alanlar açarak, daha fazla konuşarak, anlatarak, mücadele ederek sorunlarımızı teşkilatımızdan aldığımız güçle hep birlikte çözmeliyiz” dedi.
Özdemir örgütlü olmanın önündeki engelleri aşmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: Kadınlar örgütlenmede daha fazla desteklenmeli ve örgüt içinde yer almalarının değerli olduğu onlara hissettirilmeli, sadece kadınlarla ilgili olan konularda değil her konuda görüş alış verişinde bulunulmalı, sendikaların fiziki ortamları ve toplantı saatleri kadınların katılımını kolaylaştıracak hale getirilmeli, sendika temsilcisi kadınlar eğitilmeli, kadınların sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili eğitim programları düzenlenmeli, sendikaların ana tüzükleri cinsiyet eşitliğini sağlayacak tarzda olmalı, eşit haklar ve fırsatlar sendikaların temel politikası olmalı.
“Sendikaların İskeleti, Ana Gövdesi Teşkilattır”
Eğitimci Ülkü Nur Zengin de Kadın Komisyonlarını “Sendikacılıkta Temsil, Sendikal taraftar kazanma, Sendikal İletişim, Beden dilinin temsilciler açısından önemi, Üye kazanma yöntemleri, Kurum İçi İletişim ve Sendikal Algı Yönetimi” konularında bilgilendirdi. Zengin, sendikaların iskeletinin, ana gövdesinin teşkilat olduğunu söyleyerek teşkilatın aynı şekilde düşünen, aynı şekilde hareket eden, aynı disipline tabi, birbirine sevgi, şefkat, muhabbetle bağlı, gerektiğinde birbirine canını seve seve verebilen insanlar grubundan oluştuğunu ifade etti.
Zengin temsilcilikte; üyelerin kişisel ve mesleki sorunlarıyla yakından ilgilenilmesinin, görevin ciddiyetle, disiplinle, özveriyle yapılmasının, idareyle, diğer sendika temsilci ve üyeleri ile iyi ve düzeyli bir ilişki içinde bulunulmasının, önyargısız, yapıcı, kuşatıcı, toparlayıcı, sevdiren, içten, yardımsever bir tutumla insanlara yaklaşılmasının, kurumdaki görevin ifasında sorumlu ve özverili olunmasının, dinleyen, paylaşan, ilgilenen, empati yapan, anlamaya çalışan, yön veren ve etkileyen bir kişi olunmasının, açık sözlü, medeni cesarete sahip, samimi ve dürüst davranarak güven tesis edilmesinin, doğru şeyleri, doğru yerde ve doğru bir üslupla dile getirilmesinin, gücün değil, hakkın ve hakikatin hâkimiyeti için adil şekilde mücadele edilmesi gerektiğinin çok önemli olduğunu anlattı.
"Kadınlar Doğustan Teşkilatçıdır"
Kadınların doğuştan teşkilatçı olduğunu, evini, işini, çocuğunu, sosyal çevresini ihmal etmemek için sürekli bir program ve planla yaşadığını söyleyen Zengin, “Kadınlar daima çevreleriyle sürekli bir iletişimdedir, duygusaldır, fedakardır, organizasyon yeteneği ile farkındalık düzeyi yüksektir, sonuca değil sürece odaklıdır. Bu nedenle kadınlar çok iyi teşkilatçılardır” dedi. Katılımcılar tarafından büyük ilgi ve dikkatle takip edilen seminerde kadınlar da görüş, öneri ve düşünceleriyle katkı sundular.