Memur-Sen, halen savaş bölgesinde bulunanlar ile ülkemize sığınan..
01 Ocak 1970 Perşembe 02:00Memur-Sen, halen savaş bölgesinde bulunanlar ile ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerine doğrudan ve yardım kuruluşları aracılığıyla katkı sunmaya devam ediyor.
Hali hazırda başta Kobani olmak üzere bölgede şiddeti artarak devam eden çatışmalara bağlı olarak ülkemize sığınan/sığınacak kardeşlerimize, insani yardımları artırarak devam ettiren Memur-Sen, konu hakkında yazılı açıklama yaptı.
İşte o açıklama:
Suriye ve Irakta uzun süredir devam eden iç savaş, siyasi belirsizlik ve istikrarsızlığa bağlı olarak her iki ülkede de sayıları/etki alanları daha da artan terör örgütleri ve şiddeti gittikçe yükselen terör eylemlerinin doğurduğu savaş ortamı, sadece bu ülkeler için değil öncelikle Ortadoğu olmak üzere bütün dünya için insani ve siyasi açıdan yüksek risk kaynağı haline gelmiştir. Suriye ve Iraktaki çatışma ve savaş ortamının başlangıcından itibaren Türkiye, bölgenin en güçlü devleti ve medeniyet havzasının merkez ülkesi olmasına bağlı olarak devleti ve milletiyle öncelikle insani yardım olmak üzere her açıdan yüksek sorumluluk almış ve bu sorumluluğu bihakkın yerine getirmiştir.
Taraflarından en az birinin terör örgütü olduğu silahlı çatışmalar ve savaş ortamı, Suriye ile ülkemiz arasındaki kara sınırına dayanmış durumdadır. 4 yıla yakın süredir Esed yönetiminin insanlık dışı eylemlerine maruz kalan Suriyeli kardeşlerimiz ile ülkelerindeki siyasi belirsizlik nedeniyle çok daha uzun süredir huzur ve insani yaşam koşullarından mahrum kalan Iraklı kardeşlerimiz, ne yazık ki şimdi de kendisini İslamla ilişkilendirme hadsizliğine düşen bir terör örgütünün vahşet ifadesinin bile yetersiz kaldığı insanlık dışı muameleleriyle karşı karşıyadır.
Bu bağlamda zengin Batılı ülkeler, Suriyede yaşanan zulme, Irakta hüküm süren terör ortamına sessiz ve seyirci kalarak yine sınıfta kalmıştır. Ortadoğu politikalarını "insan" üzerinden değil "petrol ve enerji kaynakları" üzerinden belirleyen Batılı ülkelerin, Suriye ve Iraktan kabul ettiği mültecilerin sayısı ve gerçekleştirdiği insani yardımların toplamı, Türkiyenin sadece son bir içinde kabul ettiği sığınmacıların ve insani yardımların çok altındadır. Küresel sömürü çetesinin üyeleri olarak vazgeçilmez coğrafya olarak gördükleri Ortadoğuda süren savaş ortamının mağduru konumundaki mazlumlara insani yardım konusunda "cimri" olmayı bile başaramayan batılı ülkeler, kan ihraç etmek ve Ortadoğuyu savaş coğrafyasına dönüştürmek konusunda cömertliği de aşan bir pozisyon alıyorlar.
Uluslararası kuruluşlar ve devletler, Suriye ve Irak coğrafyasında terörle mücadele kapsamında yürüttükleri faaliyetlerde masum sivillerin zarar görmemesine, bir tek sivilin dahi burnunun kanamamasına yönelik tedbirleri almaya özen göstermelidir. Terörle mücadele kapsamında yürütülen çok devletli askeri girişimler, sivil insanların daha çok zarar gördüğü bir zemin oluşturmamalıdır.
Diğer taraftan, İslam dünyasının en büyük ortak platformu olan İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap coğrafyasının en büyük uluslararası kuruluşu olan Arap Birliği; Irak ve Suriyede konuşlanan terör örgütleriyle mücadelede, Iraklı ve Suriyeli mazlumlara yönelik insani yardım faaliyetlerinde ve İslam coğrafyasının huzura olan hasretini bitirmede aktif sorumluluk almalıdır.
Türkiye devleti ve milletiyle, Suriye ve Iraktaki mevcut duruma ilişkin duruşunu ve tavrını; Batılı ülkelerin tercih ettiği "ülke menfaatleri" çerçevesinde değil öncelikle ve ısrarla "insanlık merhameti" ekseninde belirlemiştir. Bu anlayışla, Baas rejiminin zulmünden kurtulmaları için Suriyeli kardeşlerimize sınır kapılarını açan devletimiz ve gönüllerini açan milletimiz; Suriye ve Iraktaki kaotik ortama dayalı olarak terör örgütlerinin hedefinde ve ateş hattında bulunan kardeşlerimize de dinine, diline, etnik kimliğine bakmadan "mazluma sahip çıkma" anlayışıyla sınır kapılarını ve gönlünü açmıştır.
Hali hazırda başta Kobani olmak üzere bölgede şiddeti artarak devam eden çatışmalara bağlı olarak ülkemize sığınan/sığınacak kardeşlerimize, kadim medeniyetimizin merhamet ve mazluma el uzatma değerleri üzerinden sahip çıkmak ve bu doğrultuda devlet ve millet olarak insani yardımlarımızı artırarak devam ettirmek, öncelikli sorumluluğumuzdur.
Memur-Sen olarak, Suriye ve Irakta devam eden kaos ve savaş ortamının mazlum insanlarına yönelik insani yardım faaliyetlerine katkıda bulunmayı, bu kapsamda yürütülecek faaliyetlerde öncü ve paydaş olmayı, medeniyet davası anlayışımızın gereği kabul ediyoruz.
Bu anlayışla Konfederasyonumuz, halen savaş bölgesinde bulunanlar ile ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerine doğrudan ve yardım kuruluşları aracılığıyla katkı sunmaktadır. Bu doğrultuda, son süreçte Kobaniden ülkemize sığınan mazlum kardeşlerimizin misafir edildiği illerdeki teşkilat birimlerimiz tarafından, mazlum kardeşlerimizin beslenme ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına destek olunmaktadır. Genel merkezimiz tarafından da Kobaniden gelen kardeşlerimize olumsuz hava koşulları dikkate alınarak ilk etapta beş bin battaniye gönderilecektir.
İslam coğrafyasının zulümlere mahkum edilmek istendiği bu süreçten, tıpkı Hac ibadetindeki gibi siyahıyla beyazıyla, Arabıyla, Acemiyle, Türkü ve Kürdüyle birlik, dayanışma ve yardımlaşma ruhuyla kurtulacağımız idrakiyle; Suriye ve Irakta devam eden savaşın mazlumu kardeşlerimize yardım eli uzatmayı insan olmanın ve medeniyetimizin gereği sayıyor, bu süreçte mazlumlara yönelik insani yardım faaliyetlerine destek veren bütün kişi ve kurumlara milletimiz adına teşekkür ediyoruz.