TOÇ BİR-SEN’DE 6. OLAĞAN GENEL KURUL COŞKUSU
20 Ocak 2019 Pazar 03:17Toç Bir-Sen 6. Olağan Genel Kurulu şölen havasında gerçekleştirildi.
Salonun hınca hınç dolduğu kongreye; Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu, Memur-Sen Onursal Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Toç Bir-Sen eski Genel Başkanı ve Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın, Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmaz, Konya Milletvekili Halil Etyemez, Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hasan Türkyılmaz, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları Hacı Bayram Tonbul ve Mehmet Emin Esen, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay, bakanlık bürokratları, Memur-Sen’e bağlı sendikaların yönetimleri, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, delegasyon ve çok sayıda davetli katıldı.
Halit Ortaköy’ün Divan Başkanlığı, Nur İşler, Aziz Oğuzhan Karaman, Zafer Derince ve Av. Ahmet Günenç’in Divan üyeliğini yaptığı kongrede coşkulu kalabalığa hitap eden Genel Başkan Hüseyin Öztürk, konuşmasına Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı merhum M. Akif İnan ve ebediyete irtihal eden dava ve yol arkadaşlarına, kahraman şehitlerimize rahmet dileyerek başladı.
“SENDİKACILIĞI KAZANIM ZEMİNİNE DÖNÜŞTÜREN ÖNCÜ BİR TEŞKİLATIZ”
Memur-Sen ve Toç Bir-Sen olarak, sendikacılığı hizmet ve kazanım zeminine dönüştüren öncü bir teşkilat olduklarını kaydeden Öztürk; Derdi millet, kendi millet ve kökü kadim medeniyetimize dayanan misyonumuzla;
Sendikacılığı ve sendikalaşmayı; çatışma, kavga ve ötekileştirme zemininden çıkararak, bu zemini rekabet, hizmet ve kazanım zeminine dönüştüren öncü bir teşkilatız.
Bizler; yakan, yıkan ve bölenlere inat, sendikacılığın sadece kuruş değil aynı zamanda bir duruş olduğunu özümsemiş bir topluluğuz.
Bizler; milli iradeyle bütünleşmiş, milletin, ümmetin ve mazlumların derdini dert edinmiş bir aileyiz.
Bizler; Hakk’ın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı, vesayete karşı durmayı kendine şiar edinmiş, “emanet ve sorumluluk” bilinciyle bu ideali yerine getirmenin gayreti içerisinde olmuş güçlü bir sivil toplum kuruluşuyuz.
Bizler; Tarım – Orman Hizmet Kolu’na bağlı kurumlarımızda görev yapan, yaklaşık 45 bin üyemizin sahada ve masada temsilcisi olarak, bize yüklenen sorumluluğun bilinciyle; “Güveni Güce, Alın terini Kazanıma Dönüştüren Yetki” nin adresiyiz, TOÇ BİR-SEN’İZ” dedi.
“KORKANLAR VE KORKUTANLAR TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNDE YERİNİ ALACAKLARDIR”
Ülkemizin son 17 yılda “Büyük, Güçlü ve Lider Türkiye” olma yolunda ‘Sessiz Devrim’ olarak nitelendirilen pek çok icraata imza attığını belirten Öztürk şunları söyledi: Artık eski Türkiye yok! Artık ayakları üzerinde dimdik duran Güçlü bir TÜRKİYE var
Bugün; Tarihiyle, milletiyle, medeniyetiyle barışık, halka hizmeti Hakk’a hizmet sayan, mazlumlara ensar olmaya çalışan, zalime, zulme, siyonizme, kapitalizme ve küresel güce boyun eğmeyen, egemen, tam bağımsız ve lider bir Türkiye var.
İşte tam da bu sebeplerle; ‘Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye’nin ilerleyişini gören küresel güçler ve onlara maşalık eden içimizdeki kalpleri mühürlü hainler 27 Nisan e-muhtırası, 7 Şubat MİT Kumpası, Gezi Olayları, 17- 25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz hain darbe kalkışması gibi birçok oyunla, kumpasla “Büyük ve Güçlü Türkiye” hedefimize pranga vurmaya, çocuklarımızın geleceğini çalmaya çalıştılar ama başaramadılar.
Allah'ın izni ve inayetiyle biz bir ve beraber olduğumuz sürece de asla başaramayacaklar.
“Unutmayalım ki; Türkiye Cumhuriyeti olarak yeniden diriliş, yeniden bir doğuşun eşiğindeyiz. Yaşadıklarımız, sadece büyük bir ayağa kalkışın sancılarıdır. İşte bu ufukla bakanlar kazanacak. Korkanlar ve korkutanlar tarihin çöplüğünde yerini alacaklardır.”
TÜRKİYE; TARİHİYLE, ECDADIYLA, MEDENİYETİYLE
SUSTURULAMAYACAK KADAR BÜYÜK BİR DEVLETTİR
Konuşmasında dünyanın mazlum ve mağdur coğrafyalarında yaşanan zulümlere de değinen Öztürk;
“Hak bildiği yolda dosdoğru yürüyen Türkiye; tarihiyle, ecdadıyla, medeniyetiyle susturulamayacak kadar büyük bir devlettir.
Biz; bin yıl boyunca nasıl hakkı savunduysak, son nefesimize kadar da hakkı savunmaya devam edeceğiz. Umudunu bize bağlamış hiçbir mazlumu yalnız bırakmadık bırakmayacağız. Zalimin karşısında hep dik durduk, Hakk’ı haykırdık, dik durmaya hakkı haykırmaya devam edeceğiz.
Çünkü mazlumun umudu; İslam’ın son ve en güçlü kalesi olan bu topraklardır, bu Millettir, ümmetin derdini dert edinen Memur-Sen ailemizdir.
2001 yılında kurulan Toç Bir-Sen’in bugün yaklaşık 45 bin üyesiyle ulu bir çınara dönüştüğünün dile getiren Öztürk, asıl önemli olanın sayıca artırmak değil, teşkilatın birliğini, dirliğini pekiştirmek ve diri tutmak olduğunun altını çizdi.
Öztürk konuşmasının devamında şunları söyledi:
Toç Bir-Sen’e duyulan bu güvenin çığ gibi büyümesi hiç kuşkusuz kar-kış demeden gece gündüz dava şuuruyla çalışan teşkilatımızın başarısıdır. Bu başarı hepimizin “BİR OLMA” mücadelesinin neticesi ve meyvesidir. 2001 yılında bir avuç gönül ehli kardeşimiz tarafından kurulan sendikamız Toç Bir-Sen’imizin, bugünlere gelmesinde emeği olan herkesi hayırla yad ediyor, bu davaya gönül vererek bu destana imza atan, sendikal yolculuğumuzda omuz omuza yürüdüğümüz Kurucularımızdan Genel Başkanlarımıza, İl ve Şube Başkanlarımıza ve Yönetim Kurulu üyelerine, Denetleme ve Disiplin Kurullarımıza, Kadınlar ve Engelli Çalışanlar Komisyonlarımıza, İşyeri Temsilcilerimize, ilkeli ve onurlu duruşun simgesi olan bütün üyelerimize canı gönülden teşekkür ediyorum.
Kardeşlerim, tabii ki Toç Bir-Sen ailesinin rakamsal olarak büyümesi çok önemli. Lakin bizlerin üye sayımızı artırma çaba ve gayretleri, salt sayısal bir artış amacı gütmez. Bizlerin asıl amacı;
Davaya inanmış, gönül vermiş neferlerle, kardeşlerimizle bir araya gelerek birliğimizi, dirliğimizi pekiştirmek ve diri tutmaktır.
Hep bir adım ileride olan hedefe hiç durmadan, yılmadan, usanmadan koşmaktır.
“YETKİ VE SORUMLULUĞUMUZUN BİLİNCİNDEYİZ”
Öztürk, Türkiye’nin en büyük Sivil Toplum Kuruluşu Memur-Sen ve Toç Bir-Sen olarak üstlendikleri büyük yetki ve sorumluluğunun bilincinde olduklarını belirterek;
Bu bilinçle; kamu çalışanlarımızın sosyal ve özlük haklarının korunması, genişletilmesi ve kazanımlarının artırılması için hep birlikte büyük mücadeleler veriyor, alın teri döküyoruz.
Masada ve sahada kamu çalışanlarımızı en iyi şekilde temsil ediyoruz. Çok şükür bu emeğimizin karşılığını da kazanımlara dönüştürüyoruz. Kronikleşmiş birçok soruna neşter vuruyor, adımızı sendikacılık tarihine altın harflerle yazdırıyoruz.
Örneğin;
- 4/B’li personelin kadroya geçirilmesinden,
- TAR-GEL projesinin sonlandırılmasına,
- 2008 yılından bu güne 10.000’in üzerinde çalışanın Unvan Değişikliği ve Görevde Yükselme Sınavı ile yeni unvan ve kadrolarına kavuşmalarına,
- Döner sermayeden mahsuplaşma dışı brüt 700 TL ilave ödemeden,
- Kontrol Tazminatına,
- TKDK’da dil sorununun çözülmesinden personelin 42 ilde bulunan il koordinatörlükleri arasında naklen tayin olabilmesinden,
- Hizmet kolumuzda yer alan KİT kuruluşlarında arazi tazminatına,
- Yılda 1800 TL’ye kadar Fazla Mesai Ücreti ödenmesinden,
- Yangın Fazla Mesai Ücretinin ödenmesine,
- Orman Muhafaza Memurlarının Belediyelerce işletilen toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanmalarından,
- Bakanlıkça kaldırılan el emeği uygulama ücreti sorununun çözülmesine kadar
onlarca önemli kazanımın hayata geçirilmesini sağladık.
Sahada ve masada hiçbir yetkisi bulunmayan buna rağmen bunun farkında da olmayan, sendikacılığı sadece bağırmaktan, kavgadan, çatışmadan ibaret sayan sözüm ona sendikacılara hiç aldırmadan, tahriklere kapılmadan kamu çalışanlarımızın haklı talepleri için çalışıyoruz.
Sadece Toplu Sözleşme, Kamu Personeli Danışma Kurulu, Kurum İdari Kurulu Toplantılarında değil, yola çıktığımız o ilk günkü heyecanla, amatör ruhumuzu heyecanımızı hiç yitirmeden, profesyonelce kurum kurum gezerek, taleplerimizi hem Sayın bakanlarımıza, hem bakan yardımcılarımıza, bürokratlarımıza iletiyor, bağcıyı dövmek değil üzüm yemek maksadıyla, hizmet kolumuzdaki kurumlarla çatışmadan emeğin ve ekmeğin mücadelesini veriyor, çözümler üretmeye çalışıyoruz.
Şüphesiz kazanımlar noktasında daha birçok talebimiz, beklentimiz var. Ağustos ayında gerçekleştirilecek olan ve hazırlıklarına başladığımız 5. Dönem Toplu Sözleşmesi’nde de yine çalışanlarımızın taleplerinin gerçekleşmesi için sizlerden ve üyelerimizden aldığımız destekle ve güçle mücadele edeceğiz” dedi.
Kazanımların yanısıra kazanıma dönüşmesi için mücadele verdikleri talepleri de katılımcılarla bir kez daha paylaşan Genel Başkan Öztürk;
“Tarım-Ormancılık Hizmet Kolu’nda görev yapan çalışanlarımızın haklı talepleri için kararlılıkla sürdürdüğümüz mücadeleye de devam edeceğiz. Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli Bey’le yaptığımız ilk görüşmede talep ettiğimiz Unvan Değişikliği Sınavı talebimiz yerine getirildi. Sayın Bakanımıza ve ekibine teşekkür ediyoruz.
Ve yine geçtiğimiz haftalarda da Bakan Yardımcımız Sayın Aksu’nun da yer aldığı bir toplantıda Sayın Bakanımızla bir araya gelmiş kendilerine hizmet kolumuzda yer alan taleplerin, sorunların ve çözüm önerilerinin yer aldığı raporumuzu sunmuştuk.
Şimdi buradan bir kez daha önümüzdeki dönemde mücadelesini sürdüreceğimiz taleplerimizi kısaca sunmak istiyor ve bu yıl Ağustos ayında gerçekleştirilecek 5. Dönem Toplu Sözleşmesinde yetkili sendika olarak taleplerimiz için verdiğimiz mücadeleye bakanlığımızdan destek beklediğimizi ifade ediyorum.
Hizmet kolunda yaklaşık 45 bin üyemizin bize verdiği yetki ve sorumluluğun gereği olarak;
Gibi birçok talep için ter akıtmaya, çözümü Bakanlığın uhdesinde olan konularla ilgili Bakanlığımızla diğer taleplerimiz için de Toplu Sözleşme masasında etkin olmaya gayret edeceğiz” dedi.
“RABBİM BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ, KARDEŞLİĞİMİZİ DAİM VE GÜÇLÜ KILSIN”
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Öztürk teşkilata ve konuklarına; “Hayat dediğimiz süreç; acıların, sevinçlerin, üzüntülerin, mutlulukların yani doğumdan ölüme kadar edinilen tecrübelerin toplamıdır.
Bizler bugün burada farklı kaderlerin aynı yolda birleştirdiği güzide bir topluluğuz. Bu yol; kardeşliğin, birlik ve beraberliğin ördüğü bir yol. Tek başına aşılamayan ama omuz omuza verdikçe engellerin bir bir ortadan kalktığı bir yol. Yolcular ise aynı davanın mirasçısı ve emanetçisi.
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğu gibi; “Dünya ve âhirette mutlu olmak ancak Allah’ın Kitabına sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür”
Birlik ve beraberliğin olduğu yerde kardeşlik, huzur, bolluk, bereket ve rahmet vardır. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim ve güçlü kılsın” diyerek noktaladı.